16 Temmuz 2017 Pazar

MAHİR ÜNAL, BYEGM’NİN YABANCI GAZETECİ HEYETİNE 15 TEMMUZ’U ANLATTI-YILMAZ PARLAR

MAHİR ÜNAL, BYEGM’NİN YABANCI GAZETECİ HEYETİNE 15 TEMMUZ’U ANLATTI

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM),  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teklifleriyle düzenlenen ‘15 Temmuz Anma Etkinlikleri’ kapsamında Türkiye’de ağırladığı 350’yi aşkın yabancı basın mensubuyla hafta boyunca bakanları ve siyasileri buluşturdu. Cuma gününün ilk programı basın heyetinin, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal ile toplantısıydı.

Uluslararası basın heyetiyle BYEGM Basın, Kültür ve Sanat Merkezinde bir araya gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, dünyanın dört bir yanından gelerek "15 Temmuz Anma Etkinlikleri" programına katılan gazetecilere 15 Temmuz darbe girişimini ve FETÖ ile mücadeleyi anlattı.


AK Parti’nin 15 Temmuz 2016 darbe girişimine kadar da birçok sorunla yüz yüze geldiğini belirten Mahir Ünal, "AK Parti kapatılma davası ve darbe girişimleriyle karşı karşıya kaldı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri engellenmek istendi. AK Parti bunların hepsini bir akılcı yönetimle savuşturdu ama en son bir şey ile karşı karşıya kaldı. Yani bütün bu değişim süreçlerini yönetirken sivil toplum örgütü bir yapının 2013 yılında aslında devlete sızmak için 40 yıl boyunca sivil toplum örgütü görünümü içerisinde hareket ettiği netleşti. Şimdi diyorlar ki, ‘40 yıl boyunca neredeydiniz?’ ‘FETÖ terör örgütü dediğiniz yapı 40 yıl boyunca vardı, niye bir şey yapmadınız?’ Anlaşılması gereken temel şey şu, 2013 yılına kadar FETÖ’nün terör örgütü olduğuna dair hiçbir işaret, emare yoktu. Bu yapı bütün dünyada bir sivil toplum örgütü gibi davranıyor ve ilişkilerini bu şekilde kuruyordu. Bütün ülkelerde okullar açıyor, Türkiye içerisinde demokratikleşmeden yana olduğunu, soğuk savaş yıllarından kalmış o eski devlet anlayışına; statükocu devlet aklına karşı mücadele veren ve toplumun değişim taleplerini karşılama ihtiyacının da sözcülüğünü üstlenmiş bir sivil toplum örgütü görümündeydi." diye konuştu.


FETÖ mensuplarının 2013 yılına kadar gazeteci, bürokrat, iş adamı görünümünde olduğunu ancak söz konusu kişilerin 2013 yılında 17-25 Aralık olaylarıyla birlikte Pensilvanya’dan gelen emirlerle hareket ettiklerini anlatan Ünal, "Bunlar gazeteci, bürokrat, iş adamı olarak diğer insanlar gibi bizim etrafımızda hareket ediyorlardı. Ama 2013’te biz bunların bir kült olduğunu, mesiyanik bir hareket olduğunu, bunların devletin içinde devletin kendi işleyişine göre hareket etmediğini, dışarıdan gelen örgütün kendi iş hiyerarşisindeki kişilerden emir alarak hareket ettiklerini net olarak gördük. Ve bir anda bizimle konuşan gazetecilerin Pensilvanya’dan gelen emirle adeta bir zombiye dönüştüklerini gördük. Yani oturuyorsunuz, konuşuyorsunuz, anlatıyorsunuz, bakınız yanlış böyle bir şey olmaz; devletin bir savcısının, hakiminin, bürokratının devletten emir alarak hareket etmesi gerekir. Onlarla konuşamadığımızı fark ettik. Onların tek merkezden emir alarak hareket ettiklerini gördük ve o gün Türkiye Cumhuriyeti Devleti dedi ki, bu yapı bir sivil toplum örgütü değildir, bu yapı bir paralel devlet yapılanmasıdır. Ondan sonra bu yapı ile mücadele edilmeye başlandı. 17-25 Aralık yargı darbesinden sonra hukuk bir suikast silahına dönüştürüldükten sonra her şey ortaya çıktı" ifadelerini kullandı.

"FETÖ MENSUPLARI O GECE ADETA BİR İNTİHAR GİRİŞİMİNDE BULUNDULAR"
2013’ten sonra bu yapı ile ciddi anlamda mücadele etmeye başladıklarını aktaran Ünal, "Şimdi diyorlar ki ‘Yolsuzluk davalarını neden siz böyle bir şey olarak görüyorsunuz?’ Ben burada size şunu soruyorum; kolluk güçlerinin bu örgütün mensubu olduğu, savcının, hakimin aynı örgüte mensup olduğu; yani kolluk gücü yakalıyor, savcı iddianame hazırlıyor, hakim karar veriyor üçü de aynı örgütün elemanı. Buradan sizce bir hukuk beklenebilir mi? Dolayısıyla 2013’ten sonra bu yapı ile ciddi anlamda mücadele etmeye başladık. Bu yapı ile mücadele sırasında 15 Temmuz 2016 gününe geldiğimizde bu yapı ile ilgili Ankara Başsavcılığının hazırladığı FETÖ iddianamesi kabul edilmişti. Bunun içerisinde devlet geniş bir temizlik yapma hazırlığındaydı ve örgüt artık devlet tarafından temizlenme aşamasına gelmişti ki, ordu içerisindeki FETÖ mensupları o gece adeta bir intihar girişiminde bulundular. Bir darbe girişimine kalkıştılar. Bu darbe girişimi çok sert bir şekilde topluma çarptı. Burada kıymetli olan şudur; siyasi görüşünüz ne olursa olsun, bir toplumun çıplak elleriyle tanklara, helikopterden açılan ateşlere karşı geri çekilmeyip kendi demokrasisini, seçilmiş hükümetini korumasıdır" şeklinde konuştu.


FETÖ’nün 160 ülkede faaliyet gösterdiğini ve uyuyan hücreleri olduğuna dikkat çeken Ünal, şunları söyledi:
"Biz o ülkeleri de buradan uyarıyoruz. Tıpkı 11 Eylül’de Afganistan’da bir mağarada yaşayan El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in emri ile nasıl ki ikiz kuleler bombalandıysa; Amerika’da bir kasabada yaşayan bir meczubun talimatıyla 15 Temmuz gerçekleştirildi. Bu tehlikeyi iyi görmek gerekir. Orada yaşayan meczubun emriyle bu örgütün faaliyet gösterdiği ülkelerde bir anda istenmeyen şeyler olabilir. Bu ülkeleri bu konuda dikkatli ve uyanık olmaya buradan davet ediyorum."

Konuşması sonrasında Ünal’a, 15 Temmuz gecesi hain darbeciler tarafından bombalanan Meclis duvarlarından düşen mermer parçalarıyla hazırlanan kartlardan takdim eden Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca, yaşananların siyasi boyutuna dair gazetecilere verdiği bilgilerden dolayı teşekkür etti. Akarca, Ünal’ın konuşmasının ‘darbenin ardında nelerin olduğunun’ anlaşılması açısından çok büyük öneme sahip olduğu söyledi.

 yilmazparlar@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder